Hollandalı tarihçi Johan Huizinga, yeryüzünde insana ait her şeyin başlangıcının oyun olduğunu gösterir Homo Ludens adlı kitabında. Oyun, farklı biçimleriyle, geçmişten günümüze, çocukluktan yaşlılığa insanların en ilgi çekici eğlenme ve öğrenme aracı olmuştur. Peki bu oyunlardan hangisi insanları en fazla içine çekmiştir? Elbette bu soruya net bir cevap verebilmek kolay değil fakat küçük yaşlarıma ait anılarıma dönüp baktığımda hem göze hem kulağa hitap eden, düşündürürken eğlendiren kukla oyunu, diğer oyunlardan ayrılan birçok farklı yönüyle aldığı galibiyetlerden ötürü bende hep ilk sırada yer alır.
Okumaya devam et “Önce oyun vardı!”Etiket: oyun
3 2 1 Sobe! Buldum sizi hadi çıkın!
Hepimizin arkadaş buluşmalarında tekdüze sohbetlerden sıkılıp ayıp olmasın diye elimizi telefona götürmediğimiz ama fark etmeden de uzaklara daldığımız, girilen toplantıda konudan uzaklaşıp pencerenin dışındaki ağaca konmuş kuşları izlediğimiz zamanlar olmuştur. Genelde de böyle zamanların sonunda o anlarla ilgili aklımızda hiçbir şey kalmaz. Anılarımızı zihnimize kazıyan şey duygularımızdır. Geçmişe dönüp baktığımızda bir doğum günü sürprizini güzel bir anı haline getiren o anki şaşkınlık ve mutluluğumuzdur. Aldığımız bir ölüm haberini, yaşadığımız derin üzüntüyle; annemizin saçımızı okşayışı, hissettiğimiz huzurla; sevgilimizle ilk buluşmamız ise kalbimizin heyecandan deli gibi çarpmasıyla canlanır hafızamızda.
Peki en güzel zamanlarımız, en mutlu anılara sahip olduğumuz zamanlar ne zamandı? Buna çoğu kişinin vereceği cevap çocukluğum olurdu herhalde. O yüzdendir ki 70’ler bahane 80’ler şahanedir. 90’lar çocukluğun yaşandığı son nesildir çünkü şu an hali hazırda orta yaşlı olan kesim bu kuşaktandır ve onlara göre en güzel zaman 90’lardır. Çocukluğumuz, hem en çok oyun oynadığımız (hatta attığımız her adımın oyun olduğu) hem de en çok şeyi öğrendiğimiz zamandır. Öyle ki şu zamanda yeni bir dil öğrenmek için kurslara tonla paralar harcamak zorunda kalırken çocukken sıfırdan bir dil öğreniyoruz. Her gün yeni bir nesneyle karşılaşıyor, onu merak ediyor, belki üniversitesini bitirmiş, mastırını yapmış birini bile cevapsız bırakacak sorular soruyoruz. Peki bunca öğrenme işini kotarıp bir de nasıl sürekli oyun oynamışız? İşte bunu düşündüğümüzde anlıyoruz ki aslında öğrenme süreci dediğimiz şey, oyunlarımızın ta kendisi.
Okumaya devam et “3 2 1 Sobe! Buldum sizi hadi çıkın!”Evde Yapabileceğimiz Eğlenceli Aktiviteler
Soğuklarla gelen ve öğrencilerimizin yüzüne sıcak bir gülümseme yayan şubat tatili çocuklar ve çocuk kalanlar için kar demek, oyun demek! Bu oyunlar dışarıda çekişmeli kartopu savaşlarına katılmak kadar evde de yapabileceğimiz birçok eğlenceli aktiviteyi içerebilir. O nedenle tabletleri, bilgisayarları ve o çok akıllı telefonlarımızı bir kenarda unutalım ve hep beraber evde bir “ganimet avına” çıkalım.
Çoraptan Kardan Adam
Malzeme bulma derdi yaşamayacağımız ve kendi oyuncağını yaratma adımlarında çocuğumuzla beraber çok keyif alacağınız bir çalışma bu. Çocukların genellikle ilk tepkisi “Çoraptan kardan adam olmaz ki!” olabilir ama neden olmasın? Okumaya devam et “Evde Yapabileceğimiz Eğlenceli Aktiviteler”
Çocuklarda Zeka Geliştiren Dört Oyun
Birazdan okuyacağınız dört oyun sayesinde hem çocuklarınızla kaliteli, eğlenceli zaman geçireceksiniz hem de zeka gelişimlerine katkıda bulunacaksınız.
1. Bil bakalım kaç tane?
Bu oyunla çocukların tahmin becerisini geliştirmeye destek olabilirsiniz.
Şeffaf bir kavanoz bulun ve içine deniz kabukları, çakıl taşı, ataş gibi küçük nesneleri karışık olarak koyun. Kavanozu çocuğunuza göstererek içinde kaç tane nesne olduğunu tahmin etmesini isteyin. Bir tahmin yaptıktan sonra kavanozun içindeki bir tepsiye boşaltın ve birlikte sayın. Bakın bakalım ne kadar doğru bir tahmin yapmış. Oyunu kolaylaştırmak için nesneleri azaltabilirsiniz veya zorlaştırmak için nesneleri çoğaltabilirsiniz. Kavanoza eklemek için bakliyatları da kullanabilirsiniz. Okumaya devam et “Çocuklarda Zeka Geliştiren Dört Oyun”
Çocuklarda Yaratıcılığı Desteklemenin 5 Yolu
“Büyük işler, büyük hayaller kurma özelliği olan insanlarca başarılmıştır” William Russell
Çocuk demek düş kurmak, hayal dünyasında yaşamak demek…
Unutmayalım ki, yaratıcılığın gelişimi çocuğun güvenle kendini ifade edebileceği, merakını ortaya koyabileceği ortamlarda sağlanır. Okul öncesi çağdaki çocukların hayal güçlerinin gelişiminde anne- babaların ve eğitim ortamlarının önemli katkıları olur. Oyunları ve yaptığı etkinlikler sırasında ebeveynleri tarafından sık sık engellenen çocukların iç dünyasının zenginleşmesi beklenemez. Öte yandan hayal güçleri desteklenen çocukların yaratıcılığı da gelişecektir. Hayal gücü gelişmiş çocukların kelime dağarcığı daha zengin olur, problem çözmeye daha yatkındırlar, sosyal becerileri daha iyi olur, bağımsız düşünme becerisi yüksek olur. Siz de bir ebeveyn olarak çocuğunuzun hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirmek ve desteklemek için aşağıdaki konulara dikkat ederek yardımcı olabilirsiniz. Okumaya devam et “Çocuklarda Yaratıcılığı Desteklemenin 5 Yolu”
Çocuğunuz spor yapsın istiyorsanız…
Her şeyden önemlisi, şunu bilmelisiniz ki ebeveynler spor yaparsa çocuklar da yapar.
Çocuklarımızın egzersiz yapmasını istiyorsak, onların bu tip işlerden mutlaka keyif alması ve giderken istekli olması beklenir. Öncelikli olarak çocuğunun o sporu sevmesi, eğer sevmiyorsa çocuğa bu sporu sevdirebilmenin yollarının aranması gerekir. Eğer her şeye rağmen, çocuğunuz bu sporu sevmediyse ona başka bir sporu deneme fırsatı verilmesi gerekir. Biliyorsunuz ki çocuklarımız da bizim gibi sevmediği işleri çok zor yaparlar. Okumaya devam et “Çocuğunuz spor yapsın istiyorsanız…”
Yazın Öğrenmeye Ara Verince Neler Oluyor?
Çocukların iple çektiği yaz tatilinde eğer gerekli tekrar aktiviteleri ya da yeni öğrenme ortamları sağlanmazsa, neler olabileceğini aşağıdaki istatistiklerde de görebiliyoruz. Zaten hepimizin bildiği öğrenmeye ara verilince öğrendiklerinizi unutursunuz gerçeğinin rakamlarla ortaya konulduğu bu çalışmada aslında durumun sandığımızdan daha ciddi olduğu çok açık.
Öyleyse ne yapmalıyız?
Sene içinde verilen emeklerin büyük oranlarda çöpe gitmesini bir nebze olsa da engelleyebilir miyiz?
Hem de tatilin keyfini çıkarmaya ara vermeden?
Yaz Tatili Süresince Öğrenme Kaybını Engellemek için 10 Öneri:
Aşağıdaki tabloda haftada 2-3 saatin öğrenme kaybını önlemek için yeterli süre olduğunu söylüyor. Bunu günde 20 dakika olarak düşünelim. Küçük çocuklar için 20 dakikayı da 10’ar dakika olarak ikiye bölebilirsiniz.
Günde 20 dakika ile bu tabloya meydan okuyabilirsiniz!
Peki deniz, kum, güneş ve oyundan 20 dakika bile olsa uzaklaşmaları için ne yapabiliriz?
İşte size birkaç öneri:
1. Her gün en az 10 dakika kitap okuduğundan emin olun. Bundan keyif alması için doğru kitabı seçmesine yardımcı olabilirsiniz. Okuduğu şey ona keyif vermiyorsa bir işkenceye dönüşür! 5 Parmak Testini görmek için resmin üstüne tıkayın.
2. Bir araştırmaya göre günde 20 dakika kitap okuyan bir çocuk, 6. sınıfın sonuna geldiğinde 1.800.000 kelime öğrenmiş oluyor! Her yerde kolaylıkla bulabileceğiniz mutfak zamanlayıcıları ile bu aktiviteye biraz motivasyon ekleyebilirsiniz.
3. Okumayı sadece kitaplarla sınırlandırmak durumunda değilsiniz tabii, raflarda birbirinden ilginç ve eğitici dergiler de mevcut!
4. Pasif zamanları değerlendirin! Arabada, plajda ya da yemeği beklerken, okuldan eve getirdiği ders kitaplarından ya da defterlerinden birini çocuğunuza verebilir ve göz atmasını isteyebilirsiniz.
5. En iyi tekrar yöntemlerinden biri ANLATMAKTIR. Göz gezdirdiği yerlerden size ilginç olanları anlatmasını isteyebilirsiniz ya da bir soru sorarak hafızasını tazelemesini.
6. Tabloda matematikle ilgili acı gerçekleri gördük. Matematiği her fırsatta hayata katmaya çalışın. Bu etrafınızdaki nesneleri saymak da olabilir, yemek sırasında basit bir problem yaratıp çözmeye çalışmak da! Aşağıdaki internet sitesi eğlenceli matematik oyunlarıyla dolu, bir göz atmak isteyebilirsiniz.
7. Kulağa sıkıcı gelebilir ama bir günlük tutmasını sağlayın. Eğer böyle bir ödevi varsa ne ala; yoksa da her gün yazması bir zorunluluk değil, istediği zaman yazmasını sağlayın. Bugün bunu yaptım yerine, o gün olan en ilginç olayı anlatmasını ya da öğrendiği bir bilgiyi paylaşmasını isteyin. Ayrıca günlükler hedefleri yazmak için de bir araç olabilir. Bugün şunu gördüm ve yaz sonunda bununla ilgili şunu yapacağım gibi.
8. Araştırmalar yaz süresince haftada bir kez yapılan yaratıcı yazı çalışmalarının önemini vurguluyor. Bu linki tıklayarak, yabancı kaynaklardan derlenmiş birbirinden harika yazı yazma örneklerine ulaşabilirsiniz!
9. Haftada en az bir geceyi ‘oyun’ gecesi ilan edin. Scrabble, Bingo, Adam Asmaca ya da kart oyunları gibi oyunlar oynayın. Oynadığınız tüm oyunlar eğitici olsun – çocukların bunu bilmesine gerek yok!
10. Çocuğunuzun okula döndüğünde anlatacak hikayeler topladığından emin olun. Yaza eğlence katın, farklı yerler gezin, araştırmalar yapın. Bunları günlüğüne yazmasını isteyin, yanına da o günü temsil eden minik bir resim yapmasını isterseniz yaz tatilinde sanatçı ruhun yanınızdan ayrılmamasını da sağlamış olursunuz.
Yasemin İSLAH
İngilizce Öğretmeni, Öğretmen Eğitmeni
Oyun, Drama ve Çocuk…
Drama oyunla tiyatro arasında her iki etkinlikten de ortak özellikler taşıyan bir öğrenme yoludur. Dramanın bu iki türle ortak özellikleri olduğu gibi bunlardan ayrışan yanları da vardır. Buradan yola çıkarak oyun ve dramanın çocuk için ne kadar önemli birer öğrenme yolu olduğunu anlamak için öncelikle oyun kavramının ne olduğunu bilmek ve drama ile ortak ve ayrışan özelliklerine bakmak gerekir.
Oyun
Okul öncesi dönemde oyun çocuklar için çok önemli bir yer tutar. Çünkü oyun çocukların dünyayı, olayları, çevresini, kendisini anlamasında onlara yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla oyunun çok çeşitli tanımları yapılmıştır;
Oyun yalnızca eğlence midir?
Bebek ve çocukların gelişimleri sırasında olgunlaşma ve sosyal boyutun erken gelişmesinde oyunun önemi belirgindir. Ayrıca içinde yaşanılan kültürün önemli etkilerinden olan araştırma duygusunun ve kurallara uymanın öğrenildiği ve geliştirildiği yer de oyunlardır. Oyunlar önce bebeğin kendi bedensel duyumlarının araştırılması şeklinde çok küçük bir alanda başlamakta, sonra yakın çevresi içinde sürmekte ve daha sonrada büyük sosyal ortamlarda gerçekleştirilmektedir. Bebek, çocuk, ergen ya da yetişkin bir kişinin neden oyun oynadığı sorusunun birçok yanıtı vardır. Bunlardan birincisi, içten gelen enerjinin boşaltılması için oyun oynanmaktadır. İkincisi, türe özgü davranışların çok uzun bir süredir aktarılmasına ve sürdürülmesine yardım etmektedir. Bu görüşe örnek olarak, kedi yavrusunun fare yakalamadan önce bir şeylerle oynaması ya da kız çocukların bebeklerle oynayarak annelik alıştırması yapmasını verebiliriz. Üçüncü yanıta göre oyun, gelecekteki becerilerin geliştirildiği bir alan olarak görülebilir. Okumaya devam et “Oyun yalnızca eğlence midir?”
Çocukları Çok Kıskanıyorum…
Biz yetişkinler ya gelecek için endişeleniriz ya da geçmiş adına pişmanlıklar duyarız. “Şimdi” yoktur bizler için. Aslında hepimiz boşa üzülmenin bize bir faydası olmadığının farkındayızdır. Ama yine de kendimize engel olamayız. Sanırım bu büyümenin bedeli…