Çiçekler Açıyor Dışarıda; Bizi Güçlendiriyorsun Karantina…

Günlük yaşam rutinlerimizin değiştiği, hayatlarımızda ilk kez deneyimlediğimiz, belirsizliği ve öngörülemezliği ile zorlu bir süreçten geçiyoruz. Sosyal mesafelendirme önlemleri gereği rutin haline gelmiş alışkanlıklarımızı sürdüremiyor oluşumuz ve salgının seyrinin ve olası sonuçlarının ne yönde gelişeceğini bilmeyişimiz ile doğamız gereği ihtiyaç duyduğumuz belirlilik, özgür hareket etme, kontrol gibi deneyimlerimiz sınırlandırılmış durumda. Bununla birlikte artan belirsizliğin yol açtığı korku, kaygı, panik ve stres deneyimleri bizlerin ve çocuklarımızın ruhsal sağlığı için de risk oluşturuyor. Biliyoruz ki yetişkinler olarak bizlerin bu süreci karşılama şekli, yapılması gerekenlere uyumlanma tarzı ve baş etme becerileri, çocuklarımızın olanları doğru değerlendirebilmeleri, meraklarını kaygıya dönüştürmeden sorularına cevap alabilmeleri ve bunun geçici bir dönem olduğunu fark edip moral bulmaları açısından oldukça önemli. Bu sebeple aşağıda, olumsuz durum ve duygulanımlarla karşı karşıya kaldığımızda en iyi çıkış yolunun olanları ve hislerimizi yok saymadan, onların tam da içinden geçiyor olduğunun bilinciyle derlediğim, bu süreçte çocukların ruhsal sağlığını korumak adına sizlere yardımcı olabileceğini düşündüğüm bazı öneriler yer almakta.

Salgın Sürecinde Çocukların Ruhsal Sağlıklarını Korumak için Öneriler

1)Bilgilendirin ve Dinleyin: Çocukların her zaman onların hayatlarını etkileyen gelişmeleri bilmeleri gerekir; ancak bu bilgilendirme onları kaygılandırmayacak formlarda sunulmalı, gereksiz detaylar verilmemeli ve gündemin sürekli olarak hastalık olmasının önüne geçilmelidir. Dürüst olmak, gerçeği anlatmak, merak ettiklerinizi birlikte araştırmak, kaygılarını saygıyla dinlemek ve bunları yaparken güvende olduklarını hissettirmek sağlıklı bir yol olacaktır.

2)Güven Verin, Rahatlatın: Hastalık konusunun çokça konuşulduğu bu dönemde çocuklar da hasta olup olmayacakları ya da hasta olurlarsa başlarına ne geleceği konusunda belirsizlik ve endişe yaşayabilirler. Bu noktada çocukların yetişkinlere göre daha az hastalandıklarını ya da hastalığı daha hızlı atlatabildiklerini söylemek bir ölçüde rahatlatabilir. Bununla birlikte bu stresli dönemin geçici olduğunu, yaşamın bir süre sonra normale döneceğini duymak da çocuklara iyi gelecektir. Buna ek olarak, bu süreçte bizim iyiliğimiz için çalışan, bilim insanı, doktor, hemşire gibi insanlar olduğunu söylemek ve sağlık çalışanlarını alkışlamak gibi sosyal birlikteliklere çocuklarınızı da ortak etmek bu durumla her birlikte mücadele edildiğini, yalnız olmadıklarını düşünmelerini sağlayacaktır.

3)Damgalanma ya da Damgalama Durumlarına Dikkat Edin: Bu Virüsün insanların nereden geldikleriyle, etnik kökenleriyle, diliyle, görünümüyle hiçbir alakası olmadığını anlatın. Güvenli olmayan kaynaklardan, arkadaş çevresinden, kardeşinden bu konuyla ilgili edinmiş olabileceği doğru olmayan bilgilerin önüne geçmeye çalışın.

Bununla birlikte özellikle 2-6 yaş arası yaşanan egosantrik(benmerkezci) dönemde çocuklar, her şeyin odak noktasının kendileri olduğunu düşündükleri için, bu yaşananları kendileriyle bağlantılı bir şekilde düşünebilir ve kendilerine yönelik suçlayıcı olabilirler. Bu sebeple yaşananların kimsenin suçu, ihmali, yaptığı ya da yapmadığı bir şeyin sonucu olarak ortaya çıkmadığını anlatın.

4)Birlikte Vakit Geçirin: Bu zorunlu koşulları çocuğunuzla birlikte nitelikli zaman geçirebilmek için fırsat olarak görmeye çalışın. Stresli dönemlerde çocukların psikolojik sağlıklarının korunması için en güvenli ve iyileştirici yol oyundur. Bu süreçte çocuklarınızla çeşitli aktivite ve etkinlikler yapmak ve onlarla birlikte güzel vakit geçirmek aile birliğinizin verdiği güven ve aidiyet duygusunu pekiştirmek yararlı olacaktır.

5)Sabırlı ve Anlayışlı Olmaya Çalışın: Bu dönemde çocuklar tüm vakitlerini evde geçirmeleri, kendi sosyal ortamlarından uzakta olmaları, çevrelerindeki yetişkinlerden, görsel ve yazılı kaynaklardan sürekli salgınla ilgili yeni gelişmelere şahit olmaları, rutinlerinin değişmesi, sürecin ne kadar süreceğinin belirsizliği gibi nedenlerle birtakım stres tepkileri ve davranış değişiklikleri gösterebilirler. Çocuğunuza karşı elinizden geldiğince sabırlı, anlayışlı ve şefkatli olun. Rutinlere mümkün olduğunca sadık kalın, öngörmesi güç bir süreç içinde öngörebileceği akışların olması kendilerini güvende hissettirir.

6) Bağlantıda Kalın: Bu süreçte çocukların, aile büyükleri, arkadaş ve öğretmenleriyle mümkün olduğunca iletişimlerine devam etmelerine yardımcı olun, (telefonla, görüntülü konuşma ya da mesaj yoluyla) fırsatlar yaratın. Bu, çocukların karantina süreci sonunda sosyal alan ve ilişkilerine kolaylıkla dönebilmelerine yardımcı olacaktır.

7) Zorunluyu Olumluya Çevirin: Evde geçirdiğiniz karantina günlerini normalde yapmaya zaman bulamadığınız şeyleri yapmak için bir fırsat olarak görün. Kendinizle baş başa kalmak, yakın çevrenizle nitelikli zaman geçirmek, kendinizi değerli hissettirecek yeni alışkanlıklar geliştirmek (spor, yoga, nefes egzersizleri, sağlıklı yemekler pişirme vs) ya da hiçbir şey yapmadan öylece nefesinizi ya da dışarıdan gelen sesleri dinlemek için zamanlar yaratın. Bununla birlikte çocukları sürekli mutlu etmeye, oyalamaya çalışmadan, onlara etkinlik yaptırmaya, bir şeyler öğretmeye uğraşmadan makul sürelerde yapılandırılmamış serbest zamanlar bırakıp sıkılmalarına, hayal kurmalarına izin verin. Boşluğun, durmanın, yerinde kalmanın, ‘’şimdi ne yapsam?’’ diye düşünmenin tadını belki de hayatlarında ilk kez çıkarmalarını keyifle izleyin.

Psk. Ayşegül Kejanlı
Psikolojik Danışman
KALEV Eğitim Kurumları

Share