Sevgili Helikopter Ebeveynler: Lütfen Durun

Merhaba! Ben bir öğretmenim.

Siz ise bu satırları okuyan bir ebeveyn olabilirsiniz. Çocuğunu önemseyen ve onun için her şeyin en iyisini isteyen, ona çok ama çok değer veren bir ebeveyn. Okulda keyifli vakit geçirirken, aynı zamanda sınavlardan en yüksek notları alsın; sorunlarla muntazam şekilde baş edebilirken, aynı zamanda arkadaş edinmede hiç zorluk yaşamasın isteyen özverili bir ebeveyn.

Size iyi bir haberim var, ben de öğrencilerim için aynen bunları istiyorum. Okumaya devam et “Sevgili Helikopter Ebeveynler: Lütfen Durun”

Share

Azı Karar, Çoğu Zarar

Ödev kavramı hakkında öğretmenlerin, öğrencilerin ve ailelerin birbirinden farklı olumlu ve olumsuz tutumları var. Bazı kişiler ödevi gereksiz bulurken bazı kişiler yararlı ve gerekli buluyor. Bu farklılığa sebep olan tek önemli nokta: “Ödevin kalitesi“.

Peki kaliteli ödev nasıl olmalı?
• Öncelikle ödev, öğrencilerin dikkat sürelerine göre hazırlanmalı. Öğrencinin saatlerini alacak ödevlerin ona hiçbir katkısı yok. Ayrıca bu durum öğrencinin ödev hakkında olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olur.
• Öğrencinin sınıfta öğrendiği konuyu pekiştirmesine olanak vermeli. Öğrenci sınıf ortamında görmediği bir yönergeyle ödev sayfasında karşılaşmamalı. Okumaya devam et “Azı Karar, Çoğu Zarar”

Share

Sosyal Etkinlik Candır…

Eğitim, bireyi topluma kazandırmak ve hayata hazırlamaktır. Bunları yaparken çocuklarımızın düşünen, eleştiren, sorgulayan, bireyler olmalarına da önem vermek; tabii bunun yanında toplum olarak ihtiyacımız olan sosyal birey algısını da oluşturmak gerekir.

Çocuklarımıza bütün bu olumlu özellikleri kazandırmak için onları okulda sosyal aktivitelerle buluşturmanın yanı sıra sosyal yaşamda da sanatla, sporla ve müzikle buluşturmak için aile ve öğretmenlerine önemli görevler düşüyor. Sosyal etkinlikler bu sürecin en önemli yapıtaşıdır. Bireye birey olma yolunda kazandıracağı çok önemli kazanımları vardır.

Sosyal etkinliğe katılan çocuklarda ne gibi gelişmeler olur?

• İletişim becerileri kuvvetli olur.
• Özgüvenleri artar.
• Yapabilirliklerini farkına vardıkları için öz farkındalıkları gelişir.
• Sorumluluk almaktan çekinmezler. Sorumluluklarını yerine getirmekte daha yeteneklidirler.
• Topluma, toplumsal olaylara daha duyarlı olurlar.
• Daha programlı olurlar. Zaman yönetimi konusunda daha verimlidirler..
• Daha pozitif ve objektiftirler.
• Öz denetimleri gelişir.
• Anlama, kavrama, uygulama, analiz, sentez basamaklarında gelişmeler görülür.
• Tüm bunların yanında takım olmak, birey olmak kavramlarını öğrenirler. Toplumsal uyumda daha az sorun yaşarlar.

Tüm bunlarla birlikte daha mutlu bir birey olurlar.

Anne – baba olarak çocuğumuza yapacağımız en önemli yatırım ve yardım iyi bir eğitim ve bunun yanında ileride yapabileceği bir hobisi olması adına yol gösterici olmaktır.

Fatma PEKTAŞ SELAMİ
Sınıf Öğretmeni

KALEV İlkokulu

Share

Matematik Dersinde Çocuklar Parmaklarını Kullanmalılar mı?

İkinci ve üçüncü sınıfı her okuttuğumda velilerimin şu sorusu ile karşılaşırım. Öğretmenim geçen yıl abaküs ve çubuk ile işlem yapıyorlardı. Bu yıl parmakla. Ne zaman parmakla hesaplamayı bırakacaklar?

Karşılaştığım bir diğer soru ise çarpım tablosunu nasıl ezberleyecek? Yöntemini anlatınca bu sefer de hep parmakla mı yapacaklar? Ben de onlara çocukların ellerini aktif kullanmasının öneminden bahsederim. İlkokulda öğretmenimiz parmakla hesaplamamızı istemezdi. Ben de siyah önlüğümün cebine elimi sokar parmakla hesap yapardım. Sonra tahtaya işlem sonucunu yazardım. Okumaya devam et “Matematik Dersinde Çocuklar Parmaklarını Kullanmalılar mı?”

Share

Dil Öğreniminde Ödevin Önemi…

Öğrencilerin ve bazen de velilerin korkulu rüyası ev ödevi. Ödev dendiğinde ayaklar geri geri gidiyor nedense. Oysa ödev, bir konuyu pekiştirmenin de en iyi yollarından biri…

Ödevlerin kontrolü sırasında bazı öğrencilerin düğüne vs. gittikleri için veya teyzeler, kuzenler geldiği için ödevlerini yapamadıklarını hatta ebeveynlerin çocukları bu konuda yüreklendirdiklerini duyuyorum. Ödev her şeyden önce çocuğun sorumluluk duygusunu geliştirir. Ödevini yapmak isteyen çocuğa gerekli koşullar sağlanmalı, anne ve babaya yaşamın yoğun temposu içerisinde bu koşulları sağlamak bazen zor gelse de, bu konuda çocuğa destek olunmalı. Okumaya devam et “Dil Öğreniminde Ödevin Önemi…”

Share

7 Adımda İngilizce Okuma Çalışmalarında Çocuğunuza Destek Olun

Çocuğum İngilizce Okumayı Öğreniyor! Yazı dizisini oluştururken, hem ebeveynlere hem de öğretmenlere işin mutfağını gezdirmek ve bugüne kadar kimsenin onlara bu denli ayrıntılı olarak anlatmadığı yönlerini tanıtmayı amaçlamıştık. Birçok yöntem ve ipucunu okuyanlar, bunda sonraki süreçte akıllarının bir köşesinde bu bilgiler ışığında adım atarlarsa ne mutlu bize!

Serinin son yazısında ise ailelerin neler yapabileceğine odaklandık. Burada göreceğiniz adımlar, hem yabancı kaynaklardan hem de öğretmenlerin uzun yıllar boyunca tecrübe ettikleri durumlardan esinlenilerek ortaya çıktı. Öğretmenler ise velilerinin ‘Evde ne yapabiliriz?’ sorusuna bu yazıdan faydalanarak cevap vermek isteyebilirler.

3ing_1

Okumaya devam et “7 Adımda İngilizce Okuma Çalışmalarında Çocuğunuza Destek Olun”

Share

Çocuğum İngilizce Okumayı Öğreniyor!

Ülkemizde İngilizce okuma çalışmalarına erken yaşta başlanabiliyor. Henüz 1. sınıfa giden öğrenciler Türkçe ile birlikte İngilizce okumayı da öğrenme şansına sahip. Efsane Avcılığı: İki Dilli Çocuk Yetiştirmek yazımızda iki dilli olmaya değinmiş ve aslında bunun ne kadar önemli ve faydalı olduğunu paylaşmıştık. Yani ne kadar erken o kadar iyi demiştik.

Ve şimdi sadece ebeveynlerin değil aynı zamanda öğretmenlerin de faydalanabileceği bu yazı dizisinde, İngilizce okuma-yazma eğitimiyle ilgili bir yolculuğa çıkacağız.

ing_1

Türkçede 29 harf var ve bu harflerin çıkardıkları ses sayısı da 29’dur. Yani, her harf kendine has bir ses çıkarıyor. A harfinin sesi /a/dır ve nerede durursa dursun /a/ şeklinde okunur. Okumaya devam et “Çocuğum İngilizce Okumayı Öğreniyor!”

Share

Yaşayarak Öğrendiklerimizi Unutmayız…

duyu_organlarimizÖğrenme kavramının en yalın tanımı “Yaşantı sonucu oluşan davranış değişikliği” olarak ifade edilebilir. Çocuk doğduğu andan itibaren çevresi ile etkileşimi sonucunda hayat hakkında pek çok bilgiyi öğrenir. Çocuk öğrenmeye meraklıdır. Her şeyi ellemek, tatmak, görmek, işitmek, koklamak ister. Çevresiyle etkileşimi ne kadar zengin olursa o derecede yaşantı kazanmış olur. Yani çocuk fiziksel olarak aktif olduğu, denediği ve keşfettiği zaman öğrenir. Yaşayarak öğrendiğimiz deneyimlerimizi de unutmamız zor olur. Okumaya devam et “Yaşayarak Öğrendiklerimizi Unutmayız…”

Share

Çocuğumuzun Yaşamında İletişim Engelleri Oluşturuyor muyuz?

Çocukluk çağı bir süreçtir. Bu süreçte bir çocuk sürekli değişim içinde yetişir, büyür, gelişir… Peki, biz yaşamımızın bu en güzel, özel filizi gelişirken onu nasıl koruyup kollamaya çalışıyoruz acaba…

ebeveyn-tutumGelişimi, güçlenmesi, tüm etkenlere dirençli olabilmesi için ona kazandırdıklarımız, kattığımız değerler acaba onu olumlu mu beslemekte? Biz yetişkinler, yapılandırma ve yönlendirmelerimizi yaparken, çocuklarımızı tanıyor muyuz, anlıyor muyuz? Başka bir bakış açısıyla, kazandırmak istediklerimizle, onların yüreklerine dokunmuş oluyor muyuz?

Hep en iyisi olsun diye düşünürüz. Sıradan olmasınlar isteriz. Bunu isterken, yaşamını, hayata bakışını ve en önemlisi arkadaş ilişkilerini etkilemiş olmaz mıyız? Yaşamla mücadele etmesini, zorluklardan yılmamasını, güçlüklere direnci, insan sevgisi ve değerleri nasıl verebiliriz veya ne yapmamalıyız ki onlar üzerindeki etkilerimiz hep olumlu yönde olabilsin?

Okumaya devam et “Çocuğumuzun Yaşamında İletişim Engelleri Oluşturuyor muyuz?”

Share

Yanlış Soru Düşünmeyi Engeller mi?

soru sormak1Soru sorma düşünmeyi ateşleyen bir yöntem olarak kabul edilir. Çünkü düşünme bir konu üzerinde sorular sorulmaya başlandığı andan itibaren oluşmaya başlar. İyi bir eğitimci, öğrenciyi düşünmeye sevk edecek uyarıcı sorular sormak zorundadır. Yani soracağı sorular düşünmeyi ateşleyici nitelikte olmalıdır. Yüzeysel sorular, yüzeysel anlamaya ve yüzeysel cevaplar vermeye yol açar. Bu durum öğrencinin düşünmesini engeller.

Örneğin, “1. Dünya Savaşı kimler arasında oldu ve bu savaşı kim kazandı?” sorusu, yüzeysel bir sorudur ve ezber bir bilgidir. Öğrenci bu bilgiye sahipse cevap verir yoksa veremez. Bu soru öğrenciyi düşünmeye sevk etmez.
Ama onun yerine;
“Eğer Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’nı kazansaydı ne olurdu?” sorusu, daha kaliteli ve düşünceye sevk eden, araştırmaya yönlendiren ve öğrenmeyi gerçekleştiren bir soru olurdu.

Okumaya devam et “Yanlış Soru Düşünmeyi Engeller mi?”

Share