Dünyanın En Tanınmış Martısı: Jonathan Livingston ve Richard Bach

Jonathan Livingston konuşan bir martıdır, filozoftur, yaşam dersleri verir, gelişime inanır, özgürlüğün temsilcisidir. Yaratıcısı Richard Bach’la okuyanları bambaşka dünyalara götürürler.

2738070-marti-jonathan

Martı Jonathan Livingston, en sevdiğim kitaplardan biri, Martı Jonathan ile aramızda bir aşk olduğunu rahatlıkla itiraf edebilirim. Tanıştığımız zamandan beri hayatım, kararlarım ve davranışlarım üzerinde çok etkisi oldu. Pek çok kararımda bana örnek oldu.

‘Martı’ kendini bulma, keşfetme, hayallerdeki mükemmelliğe ve yaşamda ki özgürlüğe ulaşma mücadelesini anlatır. Sıra dışı olmayı göze alan bu nedenle sürüden uzaklaştırılan bir martının hikayesi.

“Ne dedikleri umurumda bile değil. Onlara uçmanın ne demek olduğunu göstereceğim. Eğer istedikleri buysa, kuraldışı olacağım ve onları pişman edeceğim.”

Martı Jonathan Livingston, Richard Bach’ın en çok satan kitabı. Richard Bach’ın hayallerini yaşamasını sağlayan kitap. Diğer bütün kitaplarının üzerine Martı’nın yazarı yazdıran kitap.

Richard Bach’ın Martı’yı yazma hikayesi de Martı kitabının öyküsü kadar ilgi çekici.

Lisedeyken İngiliz edebiyatı dersini almamak için yaratıcı yazı dersini almış Bach. Öğretmenleri öğrencilerine A almalarının tek yolunun yazdıkları makaleyi satmak ve kanıt olarak da aldıkları çeki getirmek olduğunu söylüyor. Bach, yerel astronomi kulübü hakkında bir yazı yazıp onu Long Beach Press Telegram’a satıyor, 25 dolarlık bir çek alıyor ve onu öğretmeninin masasının üstüne koyuyor. Böylece A’yı hak ediyor.

Bach, bu deneyim ile yazı yazarak para kazanabileceğini öğreniyor. Uçakları da çok seviyor, bu yüzden uçak dergileri için yazmaya başlıyor. Editörlerden biri ona havacılık yazarlığı ile geçinemeyeceğini söylüyor ve bir akşam kirayı nasıl ödeyeceğini düşünürken editörünün ne kadar haklı olduğunu anlıyor.

Bach o günleri şöyle anlatıyor: “Ama sonra çok garip bir deneyim yaşadım. Karanlıkta arkamda birinin konuştuğunu duydum ve bu Jonathan Livingston Seagull’dı.” diyor. “O, benim başka bir seviyemdi. Çok garip psişik bir deneyimdi –hikayenin tam renkli halinin gözlerimin önünde gerçekleştiğini gördüm ve yazabildiğim kadar hızlı yazmaya başladım. Bu küçük karakteri ve macerasını çok sevmiştim. Hikayenin üçte ikisi bittiğinde birisi fişi çekti.”

Bach, hikayenin üzerinde çalışmayı bırakıp uçmak üstüne üç ayrı kitap yazıyor. (Stranger to the Ground, Pırpır ve Hiçbir Şey Rastlantı Değil). Daha sonra 1968’de, martının hikâyesini yeniden görmeye başlıyor ve hikayeyi bitiriyor.

Bach, onu New York’taki bir ajansa gönderiyor. Ajans hikayeyi Manhattan’daki 18 ayrı yayımcıya götürüyor, ancak kimse konuşan bir martının hikayesini istemiyor. Sonrasında, hikayeyi Bach’ın Ohio’daki evine geri yolluyor. Paket geldiğinde Bach posta kutusundan iki mektup alıyor. Birisi temsilcisinden gelen olumsuz yazının olduğu mektup, diğeri Bach’ın tüm uçuş yazılarını okuduğunu söyleyen başka bir editörden gelen mektup. Editör, Bach’a elinde hiç yayımlanmamış yazısının olup olmadığını soruyor. Bach, ona martı kitabını yolluyor ve Macmillan çekinerek de olsa 1970’te Martı’yı yayınlıyor.

Başlarda satışlar yavaş ve Bach’ın kendisi kitabından birkaç yüz adet satın alıp Trade-A-Plane dergisindeki bir reklam aracılığıyla satıyor. Kitabın satışları yavaş ama istikrarlı bir şekilde artıyor. Martı, 1971 ve 1972 yıllarının en çok satan kitabı oluyor. Günümüzde, Trade-A-Plane dergisi ile satılan kitapların tanesi eBay’de yaklaşık 300 dolara alıcı buluyor.

Baskısı için çok zorlandığı, 10 bin kelimeden daha az olan Martı en çok satanlar arasına giriyor ve Bach’ı milyoner yapıyor.

Martı 1972 yılında 1 milyon adet satıyor ve 13 kasım 1972 tarihli Time dergisine kitabıyla birlikte kapak oluyor.

“Martı Jonathan Livingston sıra dışı bir kuştu. Çoğu martı sırf yiyecek bulmak, sahilden ayrılıp tekrar geri dönebilmek için uçar. Bunun dışında bir şey öğrenmek için uğraşmazlar, öğrenmek istedikleri bir şey yoktur. Onlar için uçmanın tek anlamı, karınlarını doyurabilmektir. Oysa Martı Jonathan Livingston için önemli olan yemek değil uçmaktı. Martı Jonathan, uçmayı büyük bir tutkuyla seviyordu. “

“Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış. O zaman uçmanın anlamını da daha iyi öğreneceksin.”

Eğer hala okumadıysanız lütfen hemen kendinize Martı’yı hediye edin ve okumaya başlayın, okumak sadece birkaç saatinizi alacak… Hayal gücünüze ve yaşamınıza etkisi size bağlı, benim için yıllardır sürüyor…

Yasemin SUNGUR

Kaynak: http://www.martidergisi.com/jonathan-livingston-ve-richard-bach/

Share