Engel mi? Fırsat mı?

Bir an için gözlerinizi kapatın ve kuş cıvıltılarının, şelalelerin şırıltısının kulağınıza çalındığı, yabani çiçeklerin mis gibi kokularının içinizi açtığı ve güneşin üzerinizi kaplayan sımsıkı ağaç dallarından fırsat bulup teninize değdiği bir orman yürüyüşü yaptığınızı hayal edin. Bu yolculuğunuzda yanınızda olmasını dilediğiniz kişiler de olsun anneniz, babanız belki eşiniz. Bu tatlı sakin yürüyüşünüz sırasında ağaçların arasında ışıldayan bir şey olduğunu fark ettiniz ve oraya doğru yöneldiniz. Tam ışıltının olduğu yere ulaşacakken, ayağınız kaydı ve derin bir çukura düştünüz. Şimdi burada 2 ihtimal düşünelim. Ya birinin gelip sizi oradan çıkarmasını beklersiniz, ya zaten yanınızdaki kişinin yokluğunuzu fark edeceğini biliyorsunuzdur ama yine de o gelene kadar kurtulmak için çabalarsınız. İlk ihtimalde biri sizi gelip kurtardığında hiçbir deneyim elde edemezsiniz ve yaptığınız hiçbir yolculuğa devamında tek başınıza çıkamazsınız. Her takıldığınız engelde bir kurtarıcı beklersiniz ve yanınızdaki kişiden ayrılmaya cesaret edemez ve ağaçların arasındaki gizemli ışıltıyı keşfedemezsiniz. İkinci ihtimalde ise sizi bulmaya geleceklerini bilirsiniz ama yine de kurtulmaya çabalarsınız. Belki elleriniz kanar, birkaç kere daha düşersiniz, canınız yanar ama bir çukura düştüğünüzde nasıl çıkmanız gerektiğini öğrenir ve yalnız yolculuklara da çıkmaya cesaret edersiniz. Çıkamadınız mı? Olsun denediniz ve güçlendiniz, sınırlarınızı öğrendiniz ve yanınızdaki kişi sizin kurtulmanıza destek oldu. Ama artık cesaretlisiniz hangi büyüklükteki çukurdan çıkabileceğinizi biliyorsunuz. Bu yolculukta çok fazla takılıp düşeceksiniz ve denedikçe güçleneceksiniz. Zamanla tek başınıza da yola çıkacak gizemli ışıltıları keşfedeceksiniz.

Şimdi gerçek hayatımıza dönelim ve en değerli varlıklarımız çocuklarımızın yolculuğuna bakalım. Doğdukları andan itibaren onlar için her an, yeni bir yolculuk ve etrafları ışıldayan gizemli şeylerle dolu. Bu bazen uzanmak istedikleri bir top, bazen masanın üzerindeki oyuncak, bazense koltuğun altına kaçan bir araba. Koltuğun altına araba kaçtı ve çocuğunuz onu almak istiyor. İşte onun yolculuğundaki bir engel. Ya kurtarılmayı yani arabanın alınıp ona verilmesini bekler ya da sizin destek olacağınızı bilir ama dener.

Çocukların bizim gibi acelesi yoktur. Telaş, kaygı bunlar yetişkinlerin zamanla edindiği şeylerdir. Fırsat verilirse bütün gün o arabayı çıkarmak için uğraşabilir ya da ulaşmaktan vazgeçer ve yeni bir yolculuğa, yeni bir ışıltı keşfetmeye yönelir ama sonuçta ikisi de onun kararıdır. Önemli olan denemesine fırsat vermek ihtiyacı olduğunda varlığınızı hissettirmek belki çözümü göstermek değil ama onu çözüme götürecek ipuçları bırakmak yapacağınız en iyi yol arkadaşlığı olacaktır. Böylece zamanla kendi sınırlarını tanıyıp onları da aşmak için kendi başına yolculuklara çıkabilen özgür bir kâşif olacaktır.

Hani ilkokulda problem olarak sunulan toplama çıkarmalar ya da daha sonrasında havuz problemleri vb var ya, işte hepsinin çözüm yolları burada temellenir. Bir çocuk hayatındaki engellerle ne kadar kendisi baş edebilir ne kadar problemlerini kendisi çözmek için çaba sarf ederse, gerek akademik gerekse sosyal problemlere bakış açısı ve çözüm önerileri de artar. Lisede arkadaşıyla kavga ettiğinde gelip size şikâyet etmez ya da ödevini sizin yapmanızı beklemez. Anaokulunda montunu sizin giydirmenizi beklemez, ayakkabısını bağlarken yardım edeceğinizi bilir ama her seferinde önce kendi dener. Problemlerinin farkına varır sınırlarını bilir ve aşmaya çalışır büyüdüklerinde de teknoloji fuarında karşılaştığım tatlı bir lise öğrencisi gibi olurlar.

Bu değerli çocuk bir proje geliştirmiş. Giyilebilen, bir kalp ritmi ölçüm cihazı. Uzun uzun, hevesli bir şekilde anlattı. Yaşına göre yaptığı şeyler inanılmazdı. Laboratuvarda grafen adı verilen bir madde sentezlemiş ve çalışmasını bunun üzerinde gerçekleştirmişti. Peki bu yaşta neden buna ilgi duymuştu, böyle bir proje geliştirmesinin sebebi neydi? Bunu sorduğumda kızın kalp hastası olduğunu, sürekli kalp ritimlerinin ölçülmesi gerektiği ve bunun için kullanılan cihazın büyük ve kablolarla dolu olduğunu yanında taşımanın da zor olduğunu öğrendim. İşte bu da o kızın engeliydi ama aşmak için çabalayarak onu herkese faydalı olmasını sağlayacak bir fırsata dönüştürdü. O gizemli ormanda kendi engelini aşarak daha önce kimsenin görmediği gizemli ışıltıya ulaştı ve onu diğer insanlara da göstermek için hazırlanıyor.

Hepimizin hayatında kabul ettiği ve aşamayacağını düşündüğü engeller var ancak asıl güç onu aşmak için çabaladıkça ortaya çıkıyor ve sonucu bir mucize olabiliyor. Çocuklarımızın hayatındaki engeller ise bizim için bazen zaman kaybı gibi geliyor. Örneğin ayakkabısını bağlamayı beklemek, yemeğini kendi yediğinde batan yerleri temizlemek gibi ama tüm bunlar onları bir sonraki aşamaya taşıyacak, aştığında özgüvenini arttıracak engeller. Bize düşense biraz yavaşlayıp serin kalmak ritmimizi çocuklara uydurmak ve çabaladıkları her anı görmenin keyfini çıkararak engeli o an için aşamasa da çabasını takdir etmek ve gerektiği anda destek olmak. Sonrasında o engeli aşacak gücü zaten kendinde bulacaktır.

Zehra Arda Yağız
Okul Öncesi Öğretmeni
KALEV Eğitim Kurumları


Share