Çocuklukta alınan müzik eğitimi yetişkin dönemde beyni nasıl geliştirir?

Northwestern Üniversitesi’nin yaptığı çalışmalara göre çocukluk dönemindeki ufak bir müzik eğitimi bile uzun vadede sesleri dinleme ve karmaşık sesleri ayırt etme konusunda yetişkin beyin fonksiyonlarını geliştirmektedir.

muzikGeçtiğimiz on yılda müziğin beyindeki rolü bilimde popüler bir tartışma konusu olmuştur. Son dönemde yapılan araştırmalar ise enstrüman çalan bir çocuğun birkaç sene sonra enstrümanı bırakınca ne duruma geldiğini direkt olarak gözler önüne seriyor.

Yaşıtlarına göre çocukluğunda 1 ila 5 yıl arası müzikal eğitim almış yetişkinler ile hiç müzik eğitimi almamış yetişkinler karşılaştırıldığı zaman eğitimli olanların beyinlerinin karmaşık seslere verdiği tepkilerin daha gelişmiş olduğunu, ses sinyallerinin temel frekanslarını çekip çıkartabildiklerini görüyoruz. Temel frekans –ki sesin en düşük frekansıdır– konuşma ve müzik algısı için çok önemlidir. Bu algı, gürültülü ortamlarda sesleri algılamaya ve ayırt etmeye izin verir. Okumaya devam et “Çocuklukta alınan müzik eğitimi yetişkin dönemde beyni nasıl geliştirir?”

Share

Oyun, Drama ve Çocuk…

Drama oyunla tiyatro arasında her iki etkinlikten de ortak özellikler taşıyan bir öğrenme yoludur. Dramanın bu iki türle ortak özellikleri olduğu gibi bunlardan ayrışan yanları da vardır. Buradan yola çıkarak oyun ve dramanın çocuk için ne kadar önemli birer öğrenme yolu olduğunu anlamak için öncelikle oyun kavramının ne olduğunu bilmek ve drama ile ortak ve ayrışan özelliklerine bakmak gerekir.

Oyun
04Okul öncesi dönemde oyun çocuklar için çok önemli bir yer tutar. Çünkü oyun çocukların dünyayı, olayları, çevresini, kendisini anlamasında onlara yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla oyunun çok çeşitli tanımları yapılmıştır;

Okumaya devam et “Oyun, Drama ve Çocuk…”

Share

Çocuğumuzun Yaşamında İletişim Engelleri Oluşturuyor muyuz?

Çocukluk çağı bir süreçtir. Bu süreçte bir çocuk sürekli değişim içinde yetişir, büyür, gelişir… Peki, biz yaşamımızın bu en güzel, özel filizi gelişirken onu nasıl koruyup kollamaya çalışıyoruz acaba…

ebeveyn-tutumGelişimi, güçlenmesi, tüm etkenlere dirençli olabilmesi için ona kazandırdıklarımız, kattığımız değerler acaba onu olumlu mu beslemekte? Biz yetişkinler, yapılandırma ve yönlendirmelerimizi yaparken, çocuklarımızı tanıyor muyuz, anlıyor muyuz? Başka bir bakış açısıyla, kazandırmak istediklerimizle, onların yüreklerine dokunmuş oluyor muyuz?

Hep en iyisi olsun diye düşünürüz. Sıradan olmasınlar isteriz. Bunu isterken, yaşamını, hayata bakışını ve en önemlisi arkadaş ilişkilerini etkilemiş olmaz mıyız? Yaşamla mücadele etmesini, zorluklardan yılmamasını, güçlüklere direnci, insan sevgisi ve değerleri nasıl verebiliriz veya ne yapmamalıyız ki onlar üzerindeki etkilerimiz hep olumlu yönde olabilsin?

Okumaya devam et “Çocuğumuzun Yaşamında İletişim Engelleri Oluşturuyor muyuz?”

Share

Değerler Eğitiminde Ailenin Rolü…

degerler (1)Okul öncesi dönem, çocukların değerler eğitiminin temelinin atıldığı en önemli dönem olma özelliğindedir. Değerler değişmez ilkeler olmakla beraber yaşanılan çevre, kültürel özellikler, deneyimler, eğitim gibi pek çok değişkenle farklılığa uğrayabilmektedir.

degerler (3)İyi bir değerler eğitiminin akademik başarıyı da etkilediği, yapılan araştırmalar sonucu görülmüştür. Eğer bir çocuğun okula başladığında sorumluluk, kendini kontrol gibi kişilik özelliklerinde uygun gelişme varsa, okul başarısının da olumlu etkilendiği görülmektedir. Saygı, sevgi gibi değerler ise çocuğun sosyal yaşamını etkileyen ve gelişimini sağlayan değerler olarak görülmektedir. Okumaya devam et “Değerler Eğitiminde Ailenin Rolü…”

Share

Çocukların Sorumluluk Kavramını Öğrenmesi için Küçük İpuçları…

Sorumluluk nedir? Kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirmesi gereken yükümlülüklerini, zamanında yerine getirmesi bilincidir. Çok küçük yaştan itibaren öğrenilen ve gelişen bir beceridir.

sorumluluk (3)Acaba nasıl sorumluluk sahibi bireyler yetiştirebiliriz?

Öncelikle okul öncesi dönemde küçük ipuçları ile önemli davranış kazanımları ya da davranış değişiklikleri yaratabiliriz.

Peki nasıl? Okumaya devam et “Çocukların Sorumluluk Kavramını Öğrenmesi için Küçük İpuçları…”

Share

Çocuklar Dünyayı Okur…

Okul öncesi, çocuğun dünyayı keşfetmesini ve tanımasını izlemek için heyecan verici bir dönemdir. Küçük çocukları düşündüğümüzde İngilizce öğrenmek etrafındaki dünya ile iletişim kurmalarına olanak sağlamaktadır. Bu dönemde çocuklar, belli nesneleri isteyebilir, soru sorabilir, kendi dünyaları hakkında konuşabilir ve anaokuluna başlamadan önceki durumlarına kıyasla daha üst düzey bir iletişim kurabilirler.

cdoAnaokulu öğrencileri oyun oynama fikrine bayılırlar. Birbirinden değişik oyun olanakları ile donatılmış bir ortamda öğrenmek onlar için daha kolay olacaktır. Bu yüzden eğlenceli ve heyecan verici oyunlar oynamak öğrenmelerine yardımcı olur. Oyun oynarken birçok yapı öğrenirler ve belli harfleri ya da kelime ve yapıları öğrendiklerinin farkına bile varmazlar. Öğretmenler çocuklara boyamaları için harfler veya kelimeler verebilir, harflerle ilgili resim yapmalarını isteyebilir, böylelikle harfleri yazmalarını sağlayabilir; hikaye kitaplarından canlandırmalar yapmalarını isteyebilir, belli sesler ile başlayan eşyalar getirmelerini isteyebilir ve bunun gibi etkinliklerle öğrenme fırsatları yaratabilir. Okumaya devam et “Çocuklar Dünyayı Okur…”

Share

Oyun yalnızca eğlence midir?

oyun (3)Bebek ve çocukların gelişimleri sırasında olgunlaşma ve sosyal boyutun erken gelişmesinde oyunun önemi belirgindir. Ayrıca içinde yaşanılan kültürün önemli etkilerinden olan araştırma duygusunun ve kurallara uymanın öğrenildiği ve geliştirildiği yer de oyunlardır. Oyunlar önce bebeğin kendi bedensel duyumlarının araştırılması şeklinde çok küçük bir alanda başlamakta, sonra yakın çevresi içinde sürmekte ve daha sonrada büyük sosyal ortamlarda gerçekleştirilmektedir. Bebek, çocuk, ergen ya da yetişkin bir kişinin neden oyun oynadığı sorusunun birçok yanıtı vardır. Bunlardan birincisi, içten gelen enerjinin boşaltılması için oyun oynanmaktadır. İkincisi, türe özgü davranışların çok uzun bir süredir aktarılmasına ve sürdürülmesine yardım etmektedir. Bu görüşe örnek olarak, kedi yavrusunun fare yakalamadan önce bir şeylerle oynaması ya da kız çocukların bebeklerle oynayarak annelik alıştırması yapmasını verebiliriz. Üçüncü yanıta göre oyun, gelecekteki becerilerin geliştirildiği bir alan olarak görülebilir. Okumaya devam et “Oyun yalnızca eğlence midir?”

Share

Çocukları “Daha Erken ve Daha Hızlı” Öğrenmeleri İçin Zorlamak Gelecekte Onlara Ne Kazandıracak?

17053Bir zamanlar öğretmenlik yaptığım disiplin ve başarı odaklı bir okulda, en küçük çocuklar bile tipik bir okul gününe aynı şekilde başlardı: Okul marşını ezbere okuyarak. “Ben bir …. öğrencisiyim!” diye söylemeye başlardı 200 çocuk birden. Müdür masaların arasında dolaşırken, bir taraftan da çocukların onun hareketlerine göre başlarını çevirip çevirmediğini ve onu gerçekten takip edip etmediklerini kontrol ederdi. Eğer bir çocuk kendini tutamayıp kıkırdarsa, derhal Sessiz Alana gönderilirdi.

“Kim olduğumu, kim olacağımı ve hayatta ne yapacağımı belirleyebilecek güce sahibim.” Başparmaklarıyla göğüs kafeslerini işaret ederlerdi, kollarını uzatıp sonra da aynı anda ellerini yumruk yaparlardı. “Mükemmelliğe ulaşmaya odaklanacağım.” Okumaya devam et “Çocukları “Daha Erken ve Daha Hızlı” Öğrenmeleri İçin Zorlamak Gelecekte Onlara Ne Kazandıracak?”

Share

Efsane Avcılığı: İki Dilli Çocuk Yetiştirmek

efsaneKüçük yaşta dil eğitimi söz konusu olunca ebeveynlerden genellikle ikinci bir dili öğretmenin en uygun yaşı nedir sorusu gelir ki, biz eğitimciler bunun anne karnında bile başlayabileceğini söyler ve ne kadar erken o kadar iyi olduğunun altını çizeriz. Bunun üzerine hemen şu sorular gelir: Peki biz şu dili öğretirken onun anadilde geri kalmasına sebep olmaz mıyız? Kafası karışmaz mı? Peki ya herkesten geç konuşursa?

Bu tip endişeler kulaktan dolma bilgilerden kaynaklanır ve zamanla birer mit haline dönüşmüşlerdir.

Okumaya devam et “Efsane Avcılığı: İki Dilli Çocuk Yetiştirmek”

Share

Yanlış Soru Düşünmeyi Engeller mi?

soru sormak1Soru sorma düşünmeyi ateşleyen bir yöntem olarak kabul edilir. Çünkü düşünme bir konu üzerinde sorular sorulmaya başlandığı andan itibaren oluşmaya başlar. İyi bir eğitimci, öğrenciyi düşünmeye sevk edecek uyarıcı sorular sormak zorundadır. Yani soracağı sorular düşünmeyi ateşleyici nitelikte olmalıdır. Yüzeysel sorular, yüzeysel anlamaya ve yüzeysel cevaplar vermeye yol açar. Bu durum öğrencinin düşünmesini engeller.

Örneğin, “1. Dünya Savaşı kimler arasında oldu ve bu savaşı kim kazandı?” sorusu, yüzeysel bir sorudur ve ezber bir bilgidir. Öğrenci bu bilgiye sahipse cevap verir yoksa veremez. Bu soru öğrenciyi düşünmeye sevk etmez.
Ama onun yerine;
“Eğer Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’nı kazansaydı ne olurdu?” sorusu, daha kaliteli ve düşünceye sevk eden, araştırmaya yönlendiren ve öğrenmeyi gerçekleştiren bir soru olurdu.

Okumaya devam et “Yanlış Soru Düşünmeyi Engeller mi?”

Share